2 Haziran 2015 Salı

Reggio Emilia Yaklaşımı

Çocuklar doğaları gereği meraklıdır, biz büyükler ise onların merakını anlamak için kendimizi zorlamak zorundayız.  Loris Malaguzzi (1920-1994)

Mayıs ayı başında Ankara Meraklı Kedi İlkokulu (Başka Bir Okul Mümkün' ün)' nun düzenlediği Çekirdek Yuva Kurucusu Sevgili Neslihan Başaran' ın verdiği bir seminere katıldık. Seminerde BBOM' un da benzer bir eğitim felsefesi olan Reggio Emilia Yaklaşımından söz edildi. 

Seminer sonunda içimde bir huzurla ayrıldım oradan. Tam bir çocuk merkezli yaklaşım olan Reggio Emilia Yaklaşımı adını İtalya' da bir köyden alıyor. II. Dünya Savaşının bitiminden altı gün sonra 1945 yılında Reggio Emilia’nın 50 kilometre kuzey batısındaki Villa Cella adındaki küçük bir köyde insanların küçük çocuklar için bir okul inşaa etmeye başladığı haberleri yayılmaya başlar. Yirmi yaşında genç bir öğretmen olan Malaguzzi idealist ve eğitim gönüllüsüdür. Köydeki bu çaba çok hoşuna gittiğinden köye okul yapımına yardıma gider. Köyde köylülerin çocukları için okul yaptıklarını ve bunu Almanların geri çekilirken bıraktıkları bir tank ve birkaç kamyonu satıp, geceleri ve pazar günleri de çalışarak yapmayı tasarladıklarını öğrenir.   Okul arazisi çiftçiler tarafından bağışlanmıştır, tuğlalar ve kirişler bombalanmış evlerden çıkartılmakta, kum ise nehirden getirilmektedir. Köylü Kadınlar çocuklarının zengin çocukları kadar zeki olduğunu yalnızca eğitime gereksinimleri olduğunu düşünecek kadar ileri görüşlülerdi. Malaguzzi' nin de yardımları ile 8 ay sonunda okul tamamlanır.


Bu sıralarda devletin eğitim politikasından hoşlanmayan Malaguzzi Ulusal Araştırma Merkezinde (CNR) psikoloji eğitimi görmek üzere Roma’ya gitti. Reggio Emilia' ya döndüğünde gündüz belediyeye ait psikolojik danışma merkezinde ve akşamları da bu çevrede ailelerin kurduğu küçük okullarda çalışmaya başladı.

Yoksul bölgelerde bulunan ve tamamı ebeveynler tarafından kurulup işletilen bu okulların bazıları bir süre sonra kapansa da bir çoğu ayakta kalmayı başardı ve Malaguzzi önderliğindeki bu hareket sayesinde 1968 yılında İtalyan Hükumeti tarafından okul öncesi eğitim desteklenmeye başlandı.

İşte Reggio Emilia Yaklaşımı'nın ilginç hikayesi bu. 

Genel anlamda Reggio Emilia Yaklaşımı dokuz temel ilke ile açıklanabilir.
  1. Çocuk bir lider olarak algılanır: Çocukların doğuştan yetenekli, kendini yönetebilir, dinlenebilir, üretebilir, güçlü, değerli oldukları ve her çocuğun çevresindekileri araştırarak, inceleyerek merakı ve ilgisi ile kendi öğrenmesini gerçekleştirdiği varsayılır. Çocukların dinlenmesi gereken, bilgiye sahip bireyler olduğu görüşü yaygındır. Reggio Emilia yaklaşımında çocuk; bir ‘kişiliktir’. Çocukların yapamayacaklarına değil, yapabileceklerine yönelim söz konusudur. Çocukların keşifler yapmaları sağlanmaktadır.
  2. Çocuk bir işbirlikçi (ortak) olarak algılanır. Çocukların birbirleri, aileleri, öğretmenleri ve toplumdaki diğer bireylerle etkileşim ve işbirliği içinde olması önemlidir.
  3. Çocuk bir iletişimci olarak algılanır. Çocukların yaptıkları etkinlikler ile(boyama, resim, dramatik oyun, heykel, gölge oyunları, müzik vb.) entelektüel gelişimleri desteklenir. Çocuğun değişik materyaller kullanarak araştırması, sorgulaması, hayal etmesi ve yapması onun kendisini kendi "farklı doğal dilleri" ile ifade etmesini sağlar.
  4. Çevre üçüncü öğretmendir. Çevre çocukların gelişimini desteklemek üzere amaçlı bir biçimde zengin materyallerle düzenlenmeli ve etkileşimi destekler nitelikte olmalıdır. Çünkü çevre kendi başına çocuk için bir öğretmen görevini görür.
  5. Öğretmen bir ortak, bir rehberdir. Öğretmenler problem durumları yaratarak, farklı projeler geliştirerek çocuklarla birlikte öğrenme yaşantıları oluştururlar. Aynı zamanda, çocukları yakından gözleyerek, sorular sorarak onların fikirleri, teorileri hakkında bilgi sahibi olmaya çalışarak öğrenme yaşantıları düzenlerler.
  6. Öğretmen aynı zamanda bir araştırmacıdır. Öğretmen kendisini çocuklarla ilgili dokümanları oluşturmada, okuldaki diğer öğretmenler, çalışan personel ve ailelerle etkileşimde bir araştırmacı olarak görür.
  7. Belgelendirme bir iletişim aracıdır. Belgelendirme, aileleri çocuklarının gelişimleri hakkında bilgi sahibi yapmak, öğretmenlerin çocuklarını daha iyi tanımalarını sağlamak, çocuklara kendi çalışmalarının değerli olduğunu göstermek gibi pek çok amaçla gerçekleştirilir. Aynı zamanda çocukların öğrenme deneyimleri ile ilgili geniş bir arşivin oluşması da sağlanmış olur.
  8. Aile bir ortak olarak algılanır. Ailenin çocuğun öğrenme deneyimlerine ve okul yaşantısına katılımı önemsenir.
  9. Organizasyon temeldir. Reggio Emilia Yaklaşımı' nın uygulandığı okullarda günlük etkinlikler, belgelendirme ve çocukların değerlendirilmesi çok iyi bir organizasyonu gerektirir.

Reggio Emilia Yaklaşımına göre düzenlenmiş okullarda sınıfların açıldığı " piazza " denilen orta alanlar bulunur. Burası yetişkinler ve çocuklar arasındaki sosyal alışverişi kolaylaştırmak amacıyla oluşturulur.

Reggio Emilia' da sanat, çocukların düşüncelerini görünür kılmak için bir araçtır.

Ayna, ışık, gölge Reggio Emilia Yaklaşımı' nın olmazsa olmazı. Özellikle Piramit şeklinde içinde konkav ve konveks aynaların olduğu yapıları meşhurdur. Çok koşup hoplanacak alanlar yoktur. Sakin kalınabilecek yerler mevcuttur.

Çocuğun çocuktan öğrendiği, çocukların birbirlerini eleştirebildiği, sürekli merak uyandırılan ortam yaratılan Reggio Emilia Yaklaşımı benim pek çok hoşuma gitti. 

Son olarak  Loris Malaguzzi' nin Çocuğun Yüz Dili şiiri ile yazımızı tamamlayalım.

Bir çocuk 100’den ibarettir.
Bir çocuğun 100 lisanı,
100 eli,
100 fikri,
100 düşünme şekli,
oynama şekli ve konuşma şekli vardır.
100 her zaman 100…
dinleme şekli,
sevme şeklidir;
şarki söylemek ve anlamak için,
keşfetmek için…
100 zevk,
100 dünya
icat etmek için,
hayali kurulacak 100 dünya.
Bir çocuğun 100 lisani vardır;
(ve yüzlerce yüzlerce dahası)
ama 99’unu çalıyorlar.
Okul ve bu kültür,
kafayla vücudu ayırıyor.
Onlar çocuğa:
elleri olmadan düşünmesini,
kafası olmadan yapmasını,
zevk almadan anlamasını,
sadece yılbaşlarında ve bayramlarda
sevip şükretmesini söylüyorlar.
Onlar çocuğa:
zaten orada olan bir dünyayı keşfetmesini söylüyorlar
ve geri kalan 99' unu çalıyorlar.
Onlar çocuğa:
iş ve oyunun,
gerçek ve fantezinin,
bilim ve hayal etmenin,
yerin ve göğün,
sebep ve rüyanın
birbirine ait olmadığını söylüyorlar.
Ve onlar çocuğa
100’ün orada olmadığını söylüyorlar.
Çocuk onlara:
İmkansız, 100 işte orada! diyor.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...